Genel Mülakat

Fasih Arapça en iyi nerede öğrenilir, konuştuk

Qasid Arapça Enstitüsü, Ürdün’ün en meşhur ve büyük dil kurslarından bir tanesi. Qasid’ın direktörlerinden Ömer Matadar, Qasid üzerine Mücahide Engin’in sorularını yanıtladı.omar-matadar

 

Qasid Arapça Enstitüsü, Ürdün’ün en meşhur ve büyük dil kurslarından bir tanesi. 2002 yılında kurulan kurum, özellikle Batılı ülkelerden pek çok öğrencinin Amman’daki ilk tercihi. Sistematik yapısı ve kendine has metodları ile Arapça eğitimi konusunda hem Ürdün’de hem de dünyada bilinirliği artan Qasid, son yıllarda Türk öğrencilerin de çok tercih ettiği bir kurum.

Bu yaz Ürdün’de bulunan habercilerimizden Mücahide Engin, Qasid’ın direktörlerinden Ömer Matadar ile Qasid üzerine uzun ve dolu dolu bir röportaj gerçekleştirdi. İlginize sunuyoruz.

Ürdün’de Arapça eğitimi denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri Qasid Arap Dili Enstitüsü. Bu anlamda, Qasid artık dünya çapında marka olmuş bir kurum diyebiliriz. Peki, Qasid’ı kurma fikri ilk ne zaman ve hangi niyetlerle ortaya çıktı?

Qasid, Mohamed Marei tarafından yaklaşık olarak 2002’in başında kuruldu. Marei, Mısır asıllı bir Amerikalı. UCLA’da felsefe ve Harvard’ta da hukuk eğitimi aldıktan bir süre sonra Fulbright bursu alarak Ürdün’e bir araştırmacı olarak gelir. Aslında, Marei ve eşi kısa bir süreliğine Mısır’da Arapça eğitimi almışlar ve daha sonra Arapça’ya olan ilgileri artmış; sonra da eğitimlerine Ürdün’de devam etmek istemişler. Fakat buraya geldiklerinde işin ehli, kendilerine uygun bir kurs bulamamışlar ve bunun üzerine Marei bağımsız olarak Qasid’ı kurmaya karar vermiş.

Sizin Qasid’taki serüveniniz nasıl başladı?
Ben Hint asıllı olmakla birlikte Amerika’da doğup büyüdüm ve George Washington’da felsefe okudum. Esas çalışma alanımın yanı sıra Orta Doğu’da İslami İlimler ve dil üzerine kendimi geliştirmek istiyordum. Bunun üzerine, Qasid’a 2004 yılında öğrenci olarak geldim ve yaklaşık dokuz ay burada dil eğitimi aldım. Daha sonra bir süreliğine Birleşik Arap Emirlikleri’nde de eğitim gördükten sonra Amman’a geri döndüm. 2007’de de Qasid’ta çalışmaya başlamış oldum.

O zaman, gelecekte ben de sizin gibi Qasid’ta yönetici olabilirim 🙂

(Gülüşmeler) Tabi, ileride neden olmasın.

Peki, Qasid’a geldiğinizde nasıl bir eğitim programı uygulanıyordu?

O zamanlar, şimdiki gibi “Klasik Arapça” ve “Modern Arapça” programı ayrımı yoktu. Sadece “Klasik Arapça” programı uygulanıyordu ve toplamda beş kurdan oluşuyordu. Ben de üçüncü ve dördüncü kuru yaz döneminde ve son kuru da güz döneminde okuyarak eğitimimi tamamladım. 2006 yılında ise programın ikiye ayrılmasına karar verilerek klasik ve modern Arapça ayrımına gidildi.

Başlangıçta klasik Arapça programı nasıl tasarlanmıştı ve sonrasında neden böyle bir ayrıma ihtiyaç duyuldu? 

Açıkçası, başlangıçta eğitim tarzı belirlemekten hoca seçimine kadar birçok konuda sıfırdan bir sistem oluşturmaya çalışmak zordu. Anadili Arapça olmayan kişilere bu dili öğretmek için oturmuş doğru düzgün bir sistem yoktu. Suudi tarzı, Mısır tarzı gibi bu alandaki birçok farklı uygulamaları denedik ve süreç içerisinde de neyin doğru neyin yanlış olduğunu keşfetmiş olduk. En sonunda Qasid’ın kendine has bir tarz belirlemesi gerektiğine karar verilerek 2005’te çalışmalara başlanıldı ve klasik Arapça programı şekillenmiş oldu.
Daha sonra klasik ve modern ayrımına gidilmesi ise aslında tamamen öğrencilerden gelen talepler doğrultusunda gerçekleşmiş oldu. Bazı öğrenciler dini hedefler ile bu dili öğrenmek isterken bazı öğrenciler ise Ortadoğu siyaseti ya da gazetecilik gibi farklı alanlarla ilgilendikleri için bu dili öğrenmeyi tercih ediyordu. Bu da dil öğrenirken ele alınan kelimeler, konular ve kitaplar noktasındaki beklentilerde farklılığa sebep oluyordu. Bu durum, modern Arapça’nın göz ardı edilemeyeceğinin ve her iki programın mecz edilerek uygulanmasının çok sağlıklı olmadığının fark edilmesine sebep oldu. Qasid da eğitim programında buna göre düzenlemeler yapılmasının daha doğru olduğuna karar verdi.

Modern Arapça programında nasıl bir yol izliyorsunuz ve hangi materyalleri kullanıyorsunuz?1logo_quasid

Modern Arapça programı altı kurdan oluşuyor. İlk üç kurda el-Kitap serisi, dördüncü kurda benzer bir tarzda Qasid tarafından hazırlanmış bir kitap kullanılırken beşinci ve altıncı kurda ise klasikleşmiş ve güncel metinlerden seçmelerden oluşan Qasid’ın kendi hazırladığı materyallerden faydalanılıyor. Tabi, bu noktada öğrencilerin ilgisini çekebilecek, her alandan güncel metinler seçmek çok önemli. Çünkü bu, öğrencinin metni tahlil etmeye, üzerine daha çok konuşmaya teşvik olmasında önemli bir role sahip. Bu anlamda işin en zor kısımlarından birinin metin ve kitap seçimi olduğunu söyleyebiliriz. Bunun için hocalarımız vakitlerinin büyük bir kısmını güncel ve derste işlenmeye en uygun metin araştırmasına ayırıyor. Tüm bu yoğun çabalar sonucu kurlar tamamlandığında öğrencinin Arapça seviyesinin ileri düzeyin başlangıcına ulaşmış olmasını hedefliyoruz ve bu zamana kadar da hedeflerimize büyük ölçüde ulaştık.

Sizin de zikrettiğiniz gibi bu alanda sıfırdan başlayarak yeni bir sistem oturtmaya çalışmak kolay değil. İngilizce öğretiminde çok daha çeşitli ve oturmuş bir düzen söz konusu iken Arapça öğretimi için yeni yeni bazı adımlar atılmış oldu. Bu da öğrencilerin daima karşılaştırma yaparak belki de öğretim tarzındaki bazı uygulama eksikliklerinden ötürü Arapça’yı daha zor bulmasına sebep oluyor. Bu anlamda, güncel olanı takip etmek çok önemli, özellikle de modern Arapça için.

Şüphesiz. Şu an, programımız son halini bu şekilde almış olsa da kendimizi geliştirmeye açığız. Programın daha da iyi ve verimli hale gelmesi için öğrencilerden gelen geri dönüşleri de göz önünde bulundurarak çeşitli çalışmalar ve düzenlemeler yapmaya devam ediyoruz. Öğrencilerimize de daima yeni ve güncel, en çok verimli olabilecek materyaller sunmaya çalışıyoruz. Bunu yapmak zorundayız; yoksa zaten bir ilerleme kat edemeyiz.
Bu durum, sadece modern Arapça için değil klasik için de geçerli. Klasikte eğitim daha çok gramer ve metinlere yoğunlaşarak ilerliyor. Bu bir açıdan öğrenciler için Arapça dilbilgisindeki inceliklerin öğreniminde önemli faydalar sağlarken, diğer taraftan dilin tatbikinde istenilen seviyeye ulaşılamıyor. Öte yandan, bazı klasikleşmiş kitaplardan eğitim çok güzel olmasına rağmen o kitabın hakkının verilebilmesi çok çaba gerektiriyor. Bu azim gösterilmediğinde de yeterli verim alınamıyor ve maksat hâsıl olmadığı için öğrencinin bu konudaki himmeti azalıyor. Bu yüzden, klasik Arapça öğretim tarzında dahi bazı güncellemelere ihtiyaç var. Bu durumdan yola çıkarak biz de kendi eğitim programımızda bazı düzenlemeler yaptık. Gramer bilgisinin sunuş şeklindeki değişikliklerin yanı sıra kişinin hem dil hem de bilgi anlamındaki becerilerini geliştirecek şekilde metin tahliline daha çok odaklanan bir program hazırladık. Tüm bu değişiklikler sonucu alınan verim öğrenci üzerindeki gelişimden rahatlıkla görülebiliyor.

Tabi, bununla birlikte klasik eğitimde beklentileri daha çok derin bir metin tahlilinden ziyade pratiğe yönelik olan öğrencilerle de karşılaşıyoruz. Pratikten kastım mesela namazda Kur’an-ı Kerim okunduğunda onu rahatlıkla anlayabilme gibi. Bu tarz beklentileri tamamen reddetmemekle birlikte eğitim programımızın temel odak noktasının bu olmadığını ifade ediyoruz. Çünkü bu tarz istekler için belirli kelime, kalıplar ve tilavete daha çok yoğunlaşılması gerekiyor. Aslında, kişi bu tarz bir eğitimi başka bir yabancı ülkeye gitme zahmetinde bulunmadan kendi ülkesinde de alabilir.

Eğitim sürecinde istenilen hedeflere ulaşmada kullanılan materyaller kadar hocalar da çok önemli. Hatta sizin için en önemlisi hoca seçimi diyebiliriz. Çünkü hocalar sizin görünen yüzünüz oluyor. Hoca seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz?

Bu işin en zorlayıcı kısımlarından bir tanesi de bu. Senede iki ya da üç kere hoca alımı için duyurularımızı yapıyoruz. Bize gönderilen yaklaşık altı yüz CV içerisinden yüz hocayı seçip mülakata çağırıyoruz. Mülakat sonrası da aşağı yukarı on beş-yirmi kişiyle de bir süre yoğun bir program içerisinde çalışıyoruz. Daha sonra, aday hocalarımız yetkililer önünde örnek bir ders işleyip karara varılıyor ve sınırlı bir süre için sözleşme yapılıyor. Bu süreçte de hocanın performansı gözlemlenerek nihai karara varılıyor. Şahsi kanaatim, bir hocadan yüzde yüz emin olabilmek için bir seneye ihtiyaç var.

Bildiğimiz kadarıyla Qasid’ta klasik ve modern Arapça eğitimi dışında başka programlar da var. Biraz da bunlardan bahsedebilir misiniz?

Qasid’ın standart Arapça eğitim programı dışında diplomatlara, kurumsal ve özel öğrenci gruplarına yönelik programları da var. Mesela, diplomatlara yönelik olan tamamen talepler doğrultusunda ortaya çıktı. Çalışma alanları gereği Arapça öğrenmek isteyen diplomatlar çeşitli yerlerden tanıdıkları vasıtasıyla bize ulaştılar. Bizler de onların Arapça öğrenimindeki gayelerini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak onlara özel bir program hazırladık.

Peki, diplomatlara sunulan Arapça programının modern Arapça programından ayrılan yönleri neler?

Tabi, burada esas mesele dediğimiz gibi programın öğrencinin hedeflerine göre şekillenmesi. Bu yüzden de diplomatlara sunduğumuz programda tıpkı modern Arapça programında olduğu gibi siyasetten çevreye, ekonomiden edebiyata birçok alanla ilgili konular ele alınmakla birlikte bazı temalar üzerine daha çok yoğunlaşılıyor. Bunun yanı sıra, diplomatlarımızla sık aralıklarla güncel siyasete yönelik Arapça röportaj çalışmaları yapılarak onları ilerideki çalışma alanlarına uygulamalı olarak hazırlamış oluyoruz. Yani, bu program aslında tamamen mesleki hedefler güden bir program.
Bunların yanında ammice, tecvid ve hat dersi gibi bazı ek programlarımız da var. Bu programlarda da kişi Arap diline karşı özel ilgisini çeşitli yönlerle zenginleştirme imkânına sahip.

Günden güne gerek sosyal gerek siyasi nedenlerden ötürü anadili Arapça olmayanlar arasında Arapça’ya olan ilgi artıyor. Günümüzde de eğitim olanaklarının giderek arttığını göz önünde bulundurursak kendini geliştirmek isteyenler için yurtdışında Arapça eğitimi çok cazip. Peki, Arapça’yı geliştirmek için neden Ürdün’e gelmeli ve Ürdün’e gelindiğinde kişi niçin Qasid’ı seçmeli?

Açıkçası Qasid’ın Ürdün’de kurulması ile ilgili olarak özel bir tercih söz konusu olmadı ve o günün şartlarında burada kurulmuş oldu. Dünyada Arapça eğitimi denildiğinde şüphesiz Kahire’nin, Şam’ın, Lübnan’ın, Beyrut’un yeri göz ardı edilemez. Ürdün’ü de tarihi birikim anlamında buralarla karşılaştırmamız mümkün değil. Bununla birlikte, belki de özellikle siyasi durumlardan ötürü buralardaki çalışmalar derinden etkilenmiş oldu. Yavaş yavaş göçler başladı ve birçoğu da Ürdün’e geldi. Bu şartlar altında Ürdün daha cazip bir hale gelmiş oldu.

Bu noktada, Amman’ı diğer şehirlerle karşılaştırmak çok zor olsa da Amman hem dil hem de kültürel anlamda önemli bir zenginliğe sahip.

Yani, o zaman Amman’ı cazip hale getiren en önemli unsurun bölgedeki siyasi koşullar olduğunu söyleyebiliriz.

Ben buraya geldiğimde Arapça eğitimi veren sadece üç kurum vardı; ama şu an otuz beşe yakın enstitü var. Evet, siyasi durumlar önemli bir etken olmakla birlikte Amman’ın çokça tercih edilebilir olmasını sadece buna bağlamak Amman’a haksızlık olur. Buraya gelen öğrencilerimiz Amman’dan çok çeşitli yönlerden istifade ediyor ve hatta Amman için diyorlar ki -bir mesel vardır- : Öyle şeyler vardır ki arayıp da denizde bulamadığınız ama nehirde bulunan. Yani, Ürdün’e has bazı şeyler var. Mesela, çok güzel turistik mekânlar var. Bununla birlikte, Ürdün, özellikle son on senedir, farklı kültürlerle daha çok iç içe olan bir zenginliğe sahip. Burada birçok Filistinli, Iraklı var.

Aynı zamanda, burada oldukça canlı ilmi bir hareketlilik de söz konusu. Ürdün’ün Arap coğrafyasındaki siyasi rolü ve yakın tarihteki yeri büyük. Bu olaylarda önemli roller oynayan birçok mütefekkiri ve siyasiyi de içerisinde barındırıyor. Buraya gelen öğrenciler de dilerse bu birikimden istifade etme imkânına sahip.

İnternet sitenizi incelediğimde, Amman’ın Arapça öğretiminde en ideal yer olmasının en önemli nedenlerinden biri olarak birçok bilgine göre, Ürdün lehçesinin fasih Arapça’ya en yakın lehçe olması olarak açıklanmış. Gerçekten fasih Arapça en iyi Ürdün’de öğrenilir diyebilir miyiz?

Evet, bazı âlimler böyle söylüyor. Tabi, Fas’tan Arap Körfezi’ne her Arap halkı kendi lehçesinin fasih Arapça’ya en yakın lehçe olduğunu iddia edecektir. Aslında bir açıdan bakıldığında evet, hepsi de haklı. Ama diğer taraftan hepsi de yanılıyor. Çünkü her lehçe kendi içerisinde eski lehçe ve dillerden birçok eski unsur barındırır. Aynı zamanda, sömürgeleşme ve kültürler arası iletişim hasebiyle de birçok farklılığı kendisine dâhil etmiştir. Mesela, Fas’a baktığımızda Fransız sömürgesi olmasının etkisiyle dilde önemli bir dönüşüm söz konusu.

Evet, bu açıdan bakıldığında Ürdün lehçesinin daha iyi olduğunu söyleyebiliriz.

Doğru ama diğer taraftan, mesela Ürdün lehçesinde de Türkçe’den geçmiş birçok ek ve kelime olduğunu görebiliriz. Yani, aslında tüm bunlar dil için çok doğal şeyler. Ama burada ammice ve fasih Arapça meselesindeki esas nokta öğrencinin hedefleriyle alakalı.

Ama şöyle de bir durum var: Burada sokağa çıktığınızda insanların birçoğu fasih Arapça konuşmakta sıkıntı çekiyor. Fakat öğrenciler ise sokakta, markette yani her yerde herkesle rahat rahat fasih Arapça konuşabilecekleri hayalleriyle geliyorlar ve sonrasında bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Çünkü birçok kişi sadece ammice konuşuyor.amideast-jordan-class-vi

Evet, doğrusu öğrenciler için bu büyük bir şok. Burada öğrencinin hedefi çok önemli. Eğer kişi Ortadoğu’da yaşamak istiyorsa ya da siyaset, gazetecilik gibi alanlarla ilgileniyorsa veya dil alanında uzmanlaşmak istiyorsa şüphesiz ammiceye ihtiyacı var. Çünkü, o halkın dili. Ama klasik kitapları okumak ya da bir araştırmacı olmak istiyorsa ammiceye çok ihtiyacı olmadığını söyleyebiliriz. Yani, ammicenin varlığı göz ardı edilemez ama bir yandan da onu öğrenmek gönüllülük meselesi. En nihayetinde, dil yaşayan, canlı bir varlık; kendi içerisinde dönüşümler her zaman söz konusu olacaktır. Tabi, eğer kişinin ammiceden bazı sık kullanılan basit kelimeleri öğrenmesi insanlarla iletişim kurmasında anahtar bir role sahip olacaktır.

Ürdün’ün avantajlarından bir tanesi olarak da burada yaşayan birçok kişinin ikinci dilinin İngilizce olması zikredilmiş. Bu bir avantaj gibi gözükse de bence bizim için bir dezavantaj. Mesela, bir kafeye gidip kahve istediğinizde, görevli eğer sizi anlamadıysa direkt İngilizce konuşmaya başlıyor. Ama bizim buraya geliş amacımız dil öğrenmek ve en ufak bir sıkışmada İngilizce’ye başvurulunca bir fayda edinmemiz zorlaşıyor.

Burada insanların İngilizce bilmesinin olumlu ve olumsuz yanları var. Eğer öğrenci buraya çok az bir Arapça bilgisiyle gelmişse ya da hastalık, kaza gibi acil durumlarla karşılaşırsa kendini rahatlıkla ifade edebileceği bir muhatabının olması çok önemli. Aynı zamanda bazı öğrenciler burada gurbeti çok yoğun hissedebiliyor. İlk zamanlarda kendini Arapça çok iyi ifade edemeyecek seviyede ise bu durum onun yaşamını zorlaştırıyor. Birkaç ay sonra belirli bir seviyeye gelecek olsa bile hiçbir zaman tam anlamıyla kendini ifade edebilir olmayacak. Bu anlamda, insanlarla iletişime geçebileceği Arapça dışında bir dil alternatifinin olması işlerini her anlamda kolaylaştıracaktır.

Peki, Qasid, öğrencilere dersler dışında ne gibi imkânlar sunuyor?

Öğrencilerimiz için Amman içerisinde ve dışında olmak üzere çeşitli geziler düzenliyoruz. Mesela dönem başında Aclun Kalesi’ne bir gezimiz olmuştu, dönem içerisinde de Petra, Vadi Rum ve Akabe’ye oldu.
Öğrencilerimizin Qasid aracılığıyla Ürdün’deki bazı hükümete bağlı kurumlar ya da sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çeşitli gönüllü yardım faaliyetlerine katılım imkânı da mevcut. Zaman zaman Qasid’ta çeşitli mütefekkirlerin katılımıyla söyleşiler gerçekleşiyor.

Qasid’in yurt imkânı da dileyen öğrenciler için önemli bir fırsat. Hastanelik kaza ya da emniyet problemleri gibi çeşitli acil durumlar olduğunda da öğrencilerimize her zaman yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Öğrencilere eğitim dışında yurt imkânı sunmanız ya da burada kaldıkları süreç içerisinde kendilerini güvende hissedebilmelerini sağlamak için daima iletişimde olabileceklerini hissettirmeniz, buraya dünyanın öbür ucundan gelecek bir öğrenci için çok önemli. Ama eğitim kısmı bile başlı başına bir iş iken bu tarz imkânların sunulması da zor olsa gerek. Qasid ne zamandır bu imkânları sunuyor?

Qasid, Mohamed Marei tarafından kurulduğunda aslında tek bir daireden ibaretti. Konum itibariyle de lokantalara, çarşıya vs. de çok yakın değildi. Bu yüzden Marei de öğrencilerin buradaki hayatlarını kolaylaştırmak için kursa yemek getirtiyor; onlar için kalacak yer ayarlamada yardımcı olmaya çalışıyordu. O zamandan bu yana da daha organize bir şekilde bu işleri devam ettirmeye çalışıyoruz. Birçok öğrencimiz belki de hayatlarında ilk defa ülkelerinden ayrılarak kendilerine yabancı bir kültüre geliyorlar. Onların burada bulundukları sürece yalnızmış gibi olduklarını hissetmelerini istemiyoruz.

İnternet sitenizde geniş sosyal imkânlardan bahsetmişsiniz. Tabi fotoğraflara da bakınca insan küçük çaplı bir üniversite hayal etmiyor değil. Ama aslında Qasid bir binanın iki katını kullanan bir enstitü, hatta ilk geleceğiniz zaman tabelasını görmek için etrafa da biraz dikkatli bakmak gerekiyor.

Evet, Qasid’ın bulunduğu binanın önüne kocaman bir tabela asmadık. Çünkü bu bina çeşitli kurumların ortak kullandığı bir bina; burası tamamen Qasid’mış gibi göstermek istemedik.

Sanki iç mekân olarak da çok geniş değil. Mesela, kitaplarla dolu büyük bir kütüphanesi olsa güzel olur aslında.

Aslında, ikinci katta bir kütüphanemiz var. Ama yeni oluşturulmaya başlandığı için tabi biraz geliştirilmeye ihtiyacı var. İlerleyen zamanlarda daha çok kitapla dolu olacak inşallah.İnternet sitemizdeki video da tamamen burada çekildi, üniversite gibi de göstermedik ama 🙂

Doğru, ama belki de tasvir ediliş şekli insanda öyle bir his bırakabiliyor ya da beklentilerimiz bu yöndedir 🙂

Son olarak, gün geçtikçe Qasid’taki Türk öğrenci sayısı da artıyor. Hatta oryantasyon programında Amerikalıların sayıca çokluğunu görünce kendimizi İngilizce konuşulan bir ülkeye gelmiş gibi hissetmemize rağmen derslerin başlamasıyla da birlikte sınıflardaki Türk öğrenci sayısı da oldukça arttı. Bir açıdan bakıldığında bu bir problem olabiliyor aslında. On öğrenciden yedisinin Türk olduğu bir sınıfta herkes arasında Türkçe konuşuyor.

Açıkçası, bu problem bizim çok fazla müdahalede bulunabileceğimiz bir durum değil. Amerikalı ya da İngiliz öğrenciler de aynı şeyi kendi aralarında yapıyorlar. Tabi bunda buraya gelen öğrencilerden birçoğunun daha önce üniversiteden vs. tanışık olmasının etkisi de var. Türk öğrenciler açısından bakıldığında da Amerikalılara nazaran genellikle Türkler buraya belirli bir Arapça birikimiyle geldikleri için daha ileri seviyelerde derslere başlıyorlar. O zaman da maalesef çoğu aynı sınıflara düşüyor.

Türk öğrencilere özel bir program yok ama değil mi? Yani, burada artan Türk öğrenci sayısı ile birlikte programınızda bazı düzenlemeler ya da ilaveler yapılması gerektiğini düşünüyor musunuz?

Açıkçası, şu ana kadar buna ihtiyaç duymadık. Türklere özel de bir programımız mevcut değil. Amerikalılara ya da diğer ülkelerden gelenlere de herhangi özel bir program sunmuyoruz. Milletlere göre değil de daha çok üniversitelerle ve enstitülerle anlaşmalarımıza bağlı olarak bazı düzenlemeler olabiliyor.

İnternet sitemizi Türkçe’ye çevirmeyi düşündük ama bu işe girdiğimizde aynı imkânı dünyanın dört bir tarafından gelen diğer öğrencilerimize de sunmamız gerekecekti. Şu an evrensel olarak kullanılan İngilizce olarak kalmasının daha uygun olduğuna karar verdik.

Hocam, genel olarak biraz gözlemlerimden biraz da merakımdan yola çıkarak size sorularımı sormuş oldum. Röportaj için çok teşekkür ederim. İnşallah Qasid’ı merak edenler ve buraya gelmeyi düşünenler için burayı tanımaları adına önemli bir vesile olacak.

Ben teşekkür ederim. İyi çalışmalar, kapımız her zaman sizlere açık.

Bu yazı DünyaBizim.com’dan alınmıştır.

Kaynak link: http://www.dunyabizim.com/fasih-arapc3a7a-en-iyi/21581/fasih-arapca-en-iyi-nerede-ogrenilir-konustuk

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: