Gezi Yazısı

Bosna’da nereleri gezdik? – Ali Can Kanoğlu Anlattı

Şehir İslami İlimler öğrencisi Ali Can Kanoğlu Bosna gezisine dâir notlarını paylaştı.

Bosna’daki gezilerimiz birkaç farklı şekilde oldu. Öncelikle Saraybosna içinde gittiğimiz yerler var ki bunlar genelde Baş Çarşı’ya yakın yerlerdi. Tüm Şehir grubu olarak çıktığımız il dışı gezilerimiz de oldu. Bunlarda program boyunca bizimle ilgilenen Mehmet Kukuruzovic (anlamı mısıroğlu) abi bize rehberlik etti. Kendisi pek mütevazı ve efendi bir insan. Çok güzel de sesi var, sağ olsun bütün gezilerde verdiği bilgilerin yanında söylediği şarkı-ilahi-türkülerle yolculuklarımıza neşe kattı. Kendisinden ben de Münir Nurettin Selçuk’un çok güzel söylediği bir şarkıyı söylemesini rica ettim. Çok güzel icra etti. Bunlar dışında bir sefer de oda olarak çıktığımız bir gezimiz oldu Bihaç’a.

Bosna’ya gittiğimiz ilk gün Salih abinin konuşmasından sonra Baş Çarşı’ya doğru yola çıktık. Tramvayla gidiliyor oraya ve tramvay durağı bizim yurtlara yürüme mesafesiyle 15-20 dakika uzaklıktaydı. Tramvaylar bizim Türkiye’den gelmiş, bazılarında hâlâ Konya Büyükşehir Belediyesi yazısı duruyor. Baş Çarşı’yı gezdikten sonra Aliya’nın kabrine gittik. Orada Cavit’le yarı yarıya bölüşerek Yasin okuduk, gelenler dinledi ve sonunda Cavit mûcez bir dua yaptı.

 

3 - Aliya_nın Kabrine Mevlevi Tekkesinden Bakış
Aliya’nın Kabrine Mevlevi Tekkesinden Bakış

Baş Çarşı’ya giderken Latin Köprüsü durağında inince karşıya geçip biraz sağa doğru yürüyünce açık ve ferah renkleri, bahçedeki kolonlara asılmış küpe çiçekleri ve küçük ama muhteşem görüntüsüyle Hünkâr Cami çıkar karşınıza. Birkaç defa gittim buraya. Baş Çarşı’da sürekli uğradığımız bir cami de Gazi Hüsrev Begov Camisi idi. Caminin iç kısmı sadece namaz vakitlerinde açılıyor. Caminin hemen karışısında kütüphane ve bizim İmam-Hatip liselerinin muadili olan medrese var. Camiye vakit namazlarında oradan öğrenciler de geliyor. Namaz vakitlerinde cami neredeyse tamamen doluyor.

 

4 - Hünkar Camisi_ndeki Küpe Çiçeği
Hünkar Camisi’ndeki Küpe Çiçeği

 

5 - Gazi Hüsrev Bey Camisi Şadırvanı
Gazi Hüsrev Bey Camisi Şadırvanı

Baş Çarşı’da uğradığımız başka bir yer de Ortodoks Katedrali oldu. Buranın rahibi uzun bir konuşma yaptı bize. Kıyamet alametleri veya kıyamet senaryoları diyebileceğimiz şeyler anlattı. Kendisi dinler arasında olması gerektiğini düşündüğü hoşgörünün üzerinde çokça durdu. Bu Bosnalı olmakla da ilgili olabilir tabi ki.

The Sevda Art House’a Sevdalinka (sevda türkülerine verdikleri isim) dinlemeye gittik ama katılım çok yoğun olduğundan grubun sadece bir kısmı girebildi. En azından sevdalinka kavramını öğrenmiş ve hoş melodiyi dışarıdan da olsa duymuş olduk.

Virelo Bosna, yurdumuza yürüme mesafesinde olan enfes bir mekândı. İki tarafında da ağaçların sıralandığı uzun ama yormayan bir yolun sonunda küçük küçük göllerin olduğu büyük bir yeşillik alana varılıyor. Bosna’nın her yeri yeşil zaten ama buranın ayrı bir güzelliği vardı.

 

Hayat Tüneli güzel bir girişim olmuş savaşın zorluklarını ve acıları hatırlarda tutmak için. Savaşta çekilen ve hiç değiştirilmemiş videoların seyredildiği belgesel salonları, mayınlı bölgeleri gösteren temsili bir alan, savaştan kalma birkaç envanter ve tünelden oluşan bir müze burası. Normalde tünel 800 metre uzunluğunda imiş ama burada sadece temsili olarak 20 metrelik bir kısımda yürüyorsunuz.

Topluca yaptığımız ilk gezi Mostar’aydı. Yol üzerinde de birkaç yere uğradık. Bunların ilki olan Konjic (Konyits) şehrindeki Stara Cuprija Osmanlı eseri olan güzel bir köprü. Oradan Neretva Köprüsü’nün enkazına gittik. Bu demiryolu köprüsü nehrin kaşı tarafındaki halkını kurtarmak için bir plan yapan Tito tarafından yaptırılmış ve amaç hâsıl olunca düşman geçemesin diye tekrar yıkılmış. Buradan Poçitel isimli harika bir Osmanlı köyüne geçtik. Kalesi ve camisi çok hoş idi. Kaledeki kulenin köye bakan pencerelerinden gözüken manzara ise muhteşem. Buradan da Mostar’ın biraz ilerisindeki Blagay Tekkesi’ne gittik. Tekkenin etrafı alabalık tesisleriyle çevrili, bölge turistik amaçlı kullanılıyor. Zaten tekkeye de ücretini ödeyen herkes istediği gibi giriyor. Mostar’a gittiğimizde merkezde bulunan Koski Mehmed Paşa Camisi’nde Mostar başimamı karşıladı bizi. Kendisi Türkiye’de ilahiyat okumuş, Türkçe konuştu bizimle. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın benzeri bir kurum olan Bosna İslam Birliği’ni ve faaliyetlerini bize tanıttı. Bu sohbetten sonra Mostar’ı gezmek için bize kalan süre 15 dakikayla sınırlıydı. Mostar gezimizde en az vakti Mostar’a ayırdık.

10 - Stara Cuprija - Konjic
Stara Cuprija – Konjic

 

11 - Neretva Köprüsü Enkazı
Neretva Köprüsü Enkazı

 

12 - Poçitel Köyü
Poçitel Köyü
13 - Blagay Tekkesi
Blagay Tekkesi
14 - Mostar Köprüsü
Mostar Köprüsü

Sonraki gezimiz Drina Köprüsü’nün bulunduğu Vişegrad’a idi. Buraya giderken yolda Gorajde şehrine uğrayıp Cuma namazını Kayseri Cami’sinde kıldık. Gorajde’de müftü beyi dinledik.

15 - Kayseri Camisi.JPG

Vişegrad’a da gittik. Drina Köprüsü kendi güzelliğini koruyor. Yakınına bir yere Andriçgrad adında Drina Köprüsü romanının yazarı Ivo Andric hatırasına küçük bir turistik mekân kurmuşlar. Lokantalar, hediyelik eşya dükkânları ve sanırım inşaatı devam eden küçük oteller. Bir de Ivo Andric, Nikola Tesla ve birkaç Sırp kahramanın heykelleri. Mekânın bir ucunda da küçük bir kilise. Köprüye muadil olsun diye böyle bir yer kurmuşlar diye düşündük. Vişegrad’ın Sırp yoğunluğunun verdiği rahatsızlık içerisinde şehri dolaştık. Hoş olmayan şeyler de yaşanmış Sırp gençlerle. Kapalı kızlara hayalet görmüş gibi bakan bir şehir dolusu, affedersiniz ama serseri yığını. Yine de burayı görmek önemliydi. Sırp-Boşnak farkını daha iyi anladık bu sayede.

16 - Drina Köprüsü
Drina Köprüsü

Son gezimiz benim Bosna’da en çok sevdiğim yer olan Travnik’e oldu. Travnik’e giderken Ahmici Köyü’ne uğradık. 1993 senesinde Hırvat komşuların Boşnak komşularını öldürdüğü köy… Katliam sırasında caminin minaresi devrilmiş ve üzerine Türklere küfür eden ifadeler yazmışlar. “Tabi ki işte biz büyük milletiz, bu yüzden bize küfrediyorlar” gibi komik ve gizli bir sevinç içine girmedik tabi ama buradan bazı anlamlar çıkartmak gerektiğini de düşündük. Katliamı yapanlardan hala bu köyde yaşayanlar varmış, çok ilginç.

17 - Ahmici Köyü_nde Katliamdan Hemen Sonra Çekilen Fotoğraflar
Ahmici Köyü’nde Katliamdan Hemen Sonra Çekilen Fotoğraflar

Travnik’te kaleye, şu an medrese olarak kullanılan Elçi İbrahim Paşa Medresesi’ne ve Alaca Cami’ye (diğer adıyla Süleymaniye) uğradık. Alaca Cami sade olduğu kadar muhteşem de bir cami. Daha sonra bir Kadiri tekkesinin Nakşi şeyhiyle tanıştık. Şeyh efendi kendi elleriyle çay demlemiş bize. Zaten pek mütevazı ve samimi biriydi. Bosna’daki tekke geleneğinden, musikiden ve dervişlikten bahsetti. Bize Türkçe ve Boşnakça ilahiler söyledi. Sonra beraber İlhami Baba Türbesi’ne gittik.

18 - Alaca Cami Tavanı
Alaca Cami Tavanı
19 - Tranik_te Ziyaret Ettiğimiz Kadiri Tekkesinin Mescidi
Tranik’te Ziyaret Ettiğimiz Kadiri Tekkesinin Mescidi

Travnik’ten sonra Bugojna’ya gittik ve oranın baş imamıyla tanıştık, bizi çok güzel ağırladı ve belki basit ama hatırlarda kalması gereken şeylerden bahsetti. Konuşmasını Kral Fahd’ın eşinin Rabıtatü’l-Alemi’l-İslamiyye aracılığıyla yaptırdığı kompleksin salonunda yaptı. Bu kurumun faaliyetlerine Togo’da da şahit olmuştum, zaten yine onların yaptırdığı kompleksi kullanmıştık. Gittikleri yerlerden öğrencileri Mısır’a, Suud’a kendi okullarına gönderiyorlar, burs veriyorlar. Bu öğrencilerle bağı da kopartmıyorlar memleketlerine dönünce. Sürekliliği olan bir sistem kurmuşlar. Haliyle kendi düşüncelerine de alıcı bulma kapasitelerini arttırıyorlar. Müftü efendi konuşmasını yapınca birlikte Ayvazdede’ye çıktık. Oraları da görüp geri döndük.

Bunlara ek olarak bir de Ali Erken hocamızın tavsiyesiyle Bihaç’a bir yolculuk yaptık. Oda arkadaşları olarak gitmek istedik ve rahat olsun diye bir araba kiraladık. Bihaç’a giden yol Travnik’ten geçiyor. Burada tekrar o şeyh efendiyi görmek için tekkeye gittik ama bulamadık. İlhami Baba Türbesi’nde bulduk kendisini. Yanında kolları dövmeli genç biri vardı. Bu genç içki filan da içiyormuş zamanında ama Şeyh efendiyle aralarında bir ünsiyet peyda olunca temizlenmiş. Şeyh efendi bizi yan odaya aldı, kendi elleriyle kahve yapıp ikram etti. Orda uzunca muhabbet ettik kendileriyle. Türkçesinin hiç de iyi olduğu söylenemez ama bir kâğıda yazıp çizerek uzun uzun bir şeyler anlattı bize tasavvufla ilgili. Kâğıdı saklıyoruz hatıra olarak. Çok güzel bir insandı, Bosna’ya bir daha gitsem mutlaka yanına uğrarım.

 

20 - Bihaç Yolu Üzerinde Manzara
Bihaç Yolu Üzerinde Manzara

Bihaç’ta kalacağımız yer olan İslami Pedagoloji Fakültesi’ne vardığımızda yatsı namazından çıkıyorlardı. Ali Erken hocanın iletişimimizi sağladığı abi dışında pek İngilizce bilen yoktu burada. İlginç olan Arapça da bilmiyorlardı. Buna şaşırdım çünkü İslami ilimlerle ilgileniyorlar ama dil konusunda bir gayretleri yok gibiydi. Arapça’ya ayrı bir önem verilmesini beklerdim. Bu okul da Suudlular tarafından yaptırılmış.

Sabah kalktığımızda Brekovica Cami’sine gittik. Cami yüksek bir tepede bulunuyor. İki ayrı göl ve iki ayrı ova aynı anda görülebiliyor burdan. Sonra Kostelski Buk Oteli’ne gittik. Oteli çok güzel bir yere kurmuşlar, biz zaten oranın güzelliği için uğradık buraya. Daha sonra 1592’de Osmanlı idaresine geçen Bihaç Kale’sine gittik. Etrafına hâkim bir tepede kurulmuş. Şu an içerde garip garip heykeller var. Zaten terk edilmiş gibi duruyor biraz. Girişteki bahçe temiz ama çöplüğe ve harabeye dönmüş birçok kısmı var. Önem verilmiyor demek ki. Buradan nehir kenarına kurulmuş Nature Art diye bilinen turistik bir mekâna geçtik. Buradan National Park’a gidecektik, Google Haritalar uygulamasında rotamızı belirledik. Bizi bir tepeye çıkartıyordu harita, biraz çıkınca karşımızda Hırvatistan sınır kapısını bulduk. Haritanın azizliği, en kısa yolu ülke değiştirerek çizmiş. Geri dönüp başka yoldan gittik.

21 - Brekovica Camisi_ne Yanlışlıkla Çıktığımız Tepeden Görüntüsü
Brekovica Camisi’ne Yanlışlıkla Çıktığımız Tepeden Görüntüsü
22 - Brekovica Camisi_nin Manzarası
Brekovica Camisi’nin Manzarası

 

23 - Kostelski Buk Oteli_nin Arka Bahçesi
Kostelski Buk Oteli’nin Arka Bahçesi
24 - Bihaç Kalesi
Bihaç Kalesi

Bihaç, Osmanlı’da Darü’l-İslam sınırı, Bosna’da Müslüman oranının en yüksek olduğu yer. Buraya giderken geçtiğimiz yollar arabayla bile zor kat ediliyordu. Her yer dağlık ve orman, yollar mütemadiyen dağların eteklerinde nehirleri takip ediyor. Zamanında o kadar asker bu dağları nasıl aşmış, lojistik destek nasıl sağlanmış insan hayret ediyor.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: