1 Soru 1 Hoca

“İslâm iktisadı gösteriş üretimine sıcak bakmaz ve israfı onaylamaz; ihtiyacı insanca yaşanabilmesi için gerekli temel tüketim maddeleri ile sınırlar.”

1 Soru 1 Hoca’da bu sefer Cengiz Kallek hocamıza “İslam ekonomisi ile kapitalist ve sosyalist ekonomilerin temel farkları nedir?” diye sorduk. Buyurun:

Ana hatlarıyla bir tanım yaparak başlamak gerekirse neyin, nasıl ve kim için üretileceği sorularına verilen kurumsallaşmış cevaplardan oluşan düzene ekonomik sistem denmektedir.

Üretim: Zaruriyât Yahut Empoze Edilmiş İhtiyaçlar

“Eşyada aslolan ibâhadır” ilkesi gereğince, esasen üretim serbestiyeti vardır demek bir yönüyle doğru olabilir, ancak “ne” üretilmeli sorusunun İslâmî açıdan bir cevabı da “öncelikli ihtiyaçlar” şeklindedir. Çünkü İslâm iktisadı gösteriş üretimine sıcak bakmaz ve israfı onaylamaz; ihtiyacı insanca yaşanabilmesi için gerekli temel tüketim maddeleri ile sınırlar. Bunların, hayat hakkı gereği, en az geçim düzeyine sahip fakirlerin alım gücü sınırları içinde ve sürdürülebilir biçimde arzı devletin temel görevidir. Çünkü insan hak ve özgürlüklerinden ve şeriatın gözettiği beş temel esastan (zarûriyyât) biri özel mülkiyet hakkı ve dolayısıyla “malın korunması” iken, bir diğeri de canın, binaenaleyh sağlığın muhafazasıdır.

Oysa liberal sistemde her şeyi belirleyen serbest piyasa –ki aslında serbestliği çok tartışmalıdır– kişilere moda, sosyal dışsallıklar, abartılı reklâmlar, defileler vb aracılığıyla ihtiyaç empoze eder.

“Nasıl” üretileceği sorusuna İslâm’ın özüne uygun cevap: “Devletin gözetiminde işleyen ahlâklı dayanışmacı piyasa mekanizması sayesinde” olacaktır. Böylece dayanışmacı âdil bölüşüm daha kolay gerçekleştirilecektir.

Bu soruya Kapitalizm’in cevabı: “Piyasa için piyasa mekanizması aracılığıyla”, Sosyalizm’inki ise: “Planlı bir ekonomi çerçevesinde devlet tarafından” şeklindedir.

İnsan İçin Üretim Yahut Piyasa için Üretim

Üretimin kim/ne için olacağı, bu ekonomik sistemler için bir başka ayrım noktasıdır: İslâm iktisadındaki gibi ihtiyaçları önceleyen “insanlar için üretim” mi yoksa Kapitalizm’deki gibi her türlü talebi ihtiyaç diye dayatan “piyasa için üretim” mi? İhtiyaç diye dayatılan istekler ne kadar kamçılanırsa piyasa o kadar merkezîleşir ve vazgeçilmezleşir. Sistemlere göre servet ile ona hükmedenler arasındaki ilişki şöyledir:

  • Kapitalizm’de servet sahipleri devlet konumundadır.
  • Sosyalizm’de servetin sahibi –adı üstünde “sosyal”– devlettir.
  • İslâm iktisadî sisteminde ise servet bizatihi sosyaldir, ister devletin isterse bireylerin elinde olsun.

Kısacası, Kapitalist ve Sosyalist sistemlerde profesyonel yöneticilerin hâkimiyeti vardır. İlkinde, özel “kapitalist ruh”u temsil eden profesyonel şirket yöneticileri sadece “ihtiyaç” empoze ederler. İkincisinde ise bir anlamda sosyal devletin gözü, kulağı ve hatta yumruğu olan bürokratlar ihtiyaçları ve sınırlarını belirlerler. Ama her ikisinde de yöneticiler nezdinde insanlar birer nesnedir. Her iki sistem de materyalisttir; “Yaratıcı”nın ve “hisseden insan”ın yerine –Marx’ın ifadesiyle– “yabancılaşmış” insanı yerleştirirler.

İslâm iktisadî sistemi “kapitalist ruh”u olabildiğince ıslah edip “teşebbüs ruhu”nu diri tutar. Nitekim “hilâfet misyonu”na uygun bir şekilde kullanılacak muhataplar gibi gördüğü için olmalı ki Hz. Peygamber eşyanın hemen hepsine (büyük-küçükbaş hayvanlar, giysiler, ev eşyaları, silâhlar, bayraklar, sancaklar, çadırlar vb.) vasıflarına uygun güzel adlar takarak onları kişileştirmiştir.[1]

Bir tarafta maddeci, faydacı, hazcı tüketim çılgınlığıyla her şeyi bireysel tatmin için tüketmeye, yok etmeye çalışan ve insanı metalaştıran bir materyalist anlayış; öbür tarafta eşyaya bir varlık, değer, hatta kimlik, şahsiyet, maneviyat atfeden, onunla diyaloğa girmeye, onu korumaya çalışan bir bir yaklaşım. İslâm anlayışını materyalizmden ayıran en önemli özelliklerden birisi bu insan-eşya diyaloğudur.

Kaynakların Kullanımı: Oy Çokluğu, Bürokratların Planlaması Yahut Dini Normların Sınırlaması

Kaynak dağılımı mekanizması bakımından karşılaştırıldıklarında, ekonomik ortamı değişmez (ceteris paribus) kabul edip belli bir amaca en iyi şekilde ulaşmak için üretim faktörlerinin ne şekilde kullanılması gerektiğini gösteren mekanizmalar ekonomik sisteme göre farklılaşır.

Kıt üretim faktörlerinin (yani kaynakların) çeşitli kullanım alanları arasında farklı dağılımı, çeşitli üretim, tüketim, bölüşüm ve yatırım büyüklükleri ortaya çıkaracak ve bunların sonucunda elde edilecek toplumsal refah düzeyleri de değişik olacaktır. Bu nedenle toplumsal refah maksimizasyonunu sağlamak için, hangi maldan, ne miktarda üretileceği, bunların ne kadarının tüketileceği ve ne kadarının yatırımlara ayrılacağı ve bu yatırımların sektörler arasındaki dağılımının ne olacağı soruları ekonomik sistemlerin özellikleri çerçevesinde kaynak dağılım mekanizması içinde yanıtını bulur. Demokratik piyasa ekonomilerinde her birim para, kaynakların neyin ne kadar üretimine tahsil edileceğini belirlemek üzere kullanılan bir “oy”dur. Yani üretim oy çokluğu ile belirlenir. Devletçi ekonomik sistemde ise buna bürokratların planlama süreci sonunda karar verilir.

Kapitalist serbest piyasacı ekonomi –rahmetli Cemil Meriç’in ifadesiyle– hür bir kümeste hür bir tilki serbestiyeti sağlarken, Sosyalist sistemde hür iradeleriyle iktisadî egemenliklerini planlayıcılara devreden materyalist bireyler vardır. İslâm iktisat düzeninde ise dinî normlarla sınırlanmış ve –aynı konumdaki– devlet tarafından gözlenen dayanışmacı hür bireyler söz konusudur.


[1]Bu konuda Cengiz Kallek’in “İnsanın Metalaştırılmasına, Metaı Kişileştiren Hz. Peygamber’den Reddiye” başlıklı makalesine şuradan ulaşabilirsiniz: https://www.academia.edu/6913383/%C4%B0nsan%C4%B1n_Metala%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1lmas%C4%B1na_Meta%C4%B1_Ki%C5%9File%C5%9Ftiren_Hz._Peygamber_den_Reddiye?source=swp_share

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: