Lisans eğitimi sonrasında akademik hayatın ilk durağı yüksek lisanstır. Bu seviyedeki bir talebenin, akademik anlamdaki ilk ciddi çalışması olarak da yüksek lisans tezi kabul edilir. İlim tahsili için yola çıkan bir kimsenin zihnindeki soruların peşinde koşmasıyla başlayan bu süreç akabinde literatürün keşfi ve danışman hocanın yönlendirmesiyle farklı mecralara akabilir. Bu süreçte edindikleri tecrübeleri ve karşılaştıkları problemleri mezunlarımıza sorduk.
Hilal Kurtça bizler için anlattı.
1. Tezinizden bahsedebilir misiniz?
Yüksek lisansımı din psikolojisi alanında yaptım ve “15-19. Yüzyıllar Arasında Osmanlı’da ve İngiltere’de Akıl Hastalarına Tedavi Sunan İki Hastanenin Karşılaştırılması: Edirne Sultan II. Bayezid Darüşşifası ve Londra Bethlem Hastanesi” başlıklı tezimle eğitimimi tamamladım. Tezimde psikolojinin bir bilim olmadan önceki dönemlerinde ruh sağlığı alanındaki uygulamaların dönemin dini inanışları ile ilişkisine dair bir örnek sunmayı amaçladım. Bu ilişkiyi farklı perspektiflerden inceleyebilmek adına İslamiyet ve Hristiyanlık inancının hâkim olduğu iki farklı toplumda akıl hastalarına tedavi sunan iki hastaneyi konu edindim. Hastanelerden birisi Edirne’de bulunan ve Osmanlı tıp tarihinde özellikle akıl hastaları için sunduğu bütüncül tedavi yaklaşımları sebebiyle meşhur olmuş Edirne Sultan II. Bayezid Darüşşifası, diğeri ise Avrupa’nın ilk akıl hastanesi olarak bilinen ve hâlen işlevini devam ettiren Bethlem Hastanesi idi. İlgili tarihlerde bu medeniyetlerin genel tıp anlayışlarına kısaca değindikten sonra hastaneleri, genel bilgiler, işleyiş ve tedavi yöntemleri şeklinde üç ana başlık altında detaylıca inceledim. Sonrasında bu bilgileri temel alarak bir karşılaştırma metni yazdım. Böylece dinin etkisinde şekillenen insan tasavvurunun iki farklı kültürde ruh sağlığı alanındaki uygulama ve pratikleri nasıl etkilediğine dair karşılaştırmalı bir çalışma ortaya çıkmış oldu. Araştırmamın sonucunda ise psikoloji tarihinde din ve psikolojinin ilişki içerisinde olduğunu, bu ilişkinin ruh sağlığı alanında yapılan uygulamaları doğrudan etkilediğini ve farklı kültürlerin bu ilişkiyi farklı şekillerde tecrübe ettiği sonucuna ulaştım.
2. Tez konusu belirlerken neleri göz önünde bulundurdunuz?
İlk olarak tez konumun gerçekten ilgimi çeken bir meselede olmasını önemsedim. Bir yüksek lisans tezinin ortaya çıkması için en az bir yıl kadar emek veriyorsunuz ve çalıştığınız konuya dair merakınız yoksa motivasyonunuzu kolayca kaybedebilirsiniz. Bu yüzden yüksek lisansın ders döneminde alana dair farklı dersler alırken en çok ilgimi çeken konuları not ederek işe başladım. Konu üzerine çalışmaya başladıktan sonra çalışmayı tamamlamaya yetecek kadar kaynak olmadığının fark edilmesi tez yazım sürecini çıkmaza sürükleyebileceği için ilgimi çeken konulara dair kaynak bulunup bulunamayacağına dair kısa araştırmalar yaptım. Yaptığım bu kısa araştırmalar konuya dair genel bir fikir sahibi olmama yardımcı oldu. Hâlihazırda var olan literatürü inceledikten sonra tekrara düşmemek adına, daha az çalışılmış ve bu alana katkı yapabilecek bir konu seçmeye çalıştım. Bu kriterleri sağlayan birkaç temel soru başlığı edindikten sonra ise danışman hocamla görüştüm. Bu süreçte başta danışman hocamız olmak üzere tecrübelerine güvendiğimiz hocalarımızın fikrini almanın çok önemli olduğunu ve hocalarla görüşerek ilerlemenin tez sürecini öğrenci için oldukça kolaylaştırdığını düşünüyorum. Sonuç olarak hocalarımın da tavsiyelerini göz önüne alarak merak ettiğim, hakkında kaynak bulunabilen ve literatüre katkı sunabileceğini düşündüğümüz bir konuyu seçerek tez üzerinde çalışmaya başladım.
3. Ders dönemindeyken teziniz için nasıl bir hazırlık yaptınız?
Yüksek lisans ders dönemi boyunca alanınıza dair birçok ders alıyorsunuz ve her derste farklı araştırma sorularına denk geliyorsunuz. Bu yüzden bu dönem neye ilginizin olduğunu anlayabilmek için çok güzel bir fırsat. Yüksek lisansa girerken aklınızda belli başlı araştırma konuları olabiliyor ancak ders döneminde alana dair yeni okumalar yaptıkça ve derinleştikçe yeni sorularınız oluşmaya başlıyor. Bu sebeple tezle ilgili herhangi bir karar vermeden önce en azından her dersi almış olmayı bekledim. İlgimi çeken derslerden sonra o alana dair bir araştırma sorusu sorulup sorulamayacağı üzerine düşündüm ve yapılabilecek çalışmalar hakkında kısaca kaynak taraması yaptım. Böylece ders dönemi bittiğinde en azından çalışmak isteyebileceğim birkaç konu belirlemiştim ve bu alanlarda çalışılması durumunda kaynak bulunup bulunamayacağına dair genel cevaplar zihnimde şekillenmişti.
Çalışılabilecek konular hakkında genel bir fikir sahibi olmanın yanı sıra, ders dönemi akademik yazım kuralları konusunda eksiklerin giderilebilmesi için de bir fırsat olarak görülebilir. Ben tezimi yazarken Şehir’de lisans eğitimimiz sırasında akademik yazım kuralları üzerine eğitim almamızın ve derslerde birçok makale yazmış olmamızın çok faydasını gördüm. Lisans süresince böyle bir imkân olmadıysa yüksek lisans ders döneminde yazılan makalelerde hocalardan feedback istenerek, okulların çoğunda verilen seminer derslerine katılarak veya bireysel çabalarla bu dönemde akademik yazım açısından mesafe kat edilebilir. Böylece ders dönemi bittiğinde tez çalışmasına daha kolay odaklanılabilir.
4. Tezi yazarken nelere dikkat ettiniz?
Tez dönemi ile birlikte bir anda alıştığınız dersli ve sınavlı sistemin dışına çıkıyorsunuz ve tamamen kendi kendinize kaldığınız bir çalışma düzenine giriyorsunuz. Bu durumun disipline olmayı zorlaştırabileceğini düşündüğüm için tezi yazarken ilk önemsediğim şey en başından itibaren organize bir şekilde çalışmak oldu. Bunu yapabilmek için de ilk olarak tezimi genel konu başlıklarına ayırdım ve belli zaman dilimlerinde belli konulara dair okumalar yaptım. Bu plana her zaman uyamasam da genel olarak belli bir düzene göre ilerlemek işlerimi çok kolaylaştırdı. Belli bir konunun okumasını yaptıktan sonra tezimde kullanabileceğim kısımları mutlaka kaynakçasıyla birlikte not ederek ilerledim, böylece tekrar geri dönüp aynı kaynaklara bakmam veya hangi bilginin nerede olduğunu hatırlamak için ayrıca bir vakit ayırmam gerekmedi.
Dikkat etmeye çalıştığım bir diğer nokta ise tez yazmanın doğrudan bir gerekliliği olan akademik yazım ve kaynak gösterme kurallarına riayet etmek oldu. Fakat bu noktada bir tecrübeme değinmek istiyorum. Tez sürecinde biçimsel her düzeltmeyi ve kaynakça hazırlamayı manuel bir şekilde yaptığım için çok fazla zaman ve çaba harcamam gerekti. Bugün bir daha tez yazacak olsam ilk önem vereceğim şeylerden birisi tez yazımını ve atıf yapmayı kolaylaştıracak dijital araçlardan yardım almak olurdu. Tez yazmaya yeni başlayacak olan arkadaşlarımız için bu hususu özellikle belirtmek istedim. Başlamadan önce hangi yazı programını kullanacaksanız onun özelliklerine olabildiğince hâkim olmak ve dijital kaynakça programlarından birini kullanmak işinizi çokça kolaylaştıracaktır.
5. Literatür taraması yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Literatür taraması yaparken çok zorlayıcı bir sorunla karşılaştığımı söyleyemem. Günümüzde kaynaklara ulaşmak için birçok imkân var. İnternet erişiminiz varsa alanınızdaki Türkçe veya yabancı dillerdeki birçok kaynağa kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Bunun dışında İstanbul gibi bir şehirde eğitiminize devam ediyorsanız da birçok eseri kütüphanelerde bulabilirsiniz. Benim sıkıntı çektiğim tek husus araştırmamın İngiltere’deki hastane ile ilgili kısmıyla alakalı online olarak kaynak bulamamamdı. Özellikle yurt dışından bir kaynağa ihtiyacınız varsa çok yüksek miktarlar ödemeniz gerekebiliyor. Bu noktada ulaşamadığım birkaç eser yerine, ulaşabildiğim ikincil kaynaklardan destek alabildiğim kadarıyla çalışmamı tamamladım.
Literatür taraması yaparken dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi de konumuzla doğrudan ilgisi olmayan kaynakları eleme süreci olabilir. Özellikle online olarak birçok farklı kaynağa erişebilme imkanımızın olması bunlar arasında eleme yapmayı daha zor hale getirebiliyor. Hangi kaynağın çalışmanız için gerçekten gerekli olduğunu anlayabilmek için de hızlı bir şekilde kaynak taraması yapabiliyor olmak önemli. Böylece literatür taraması için ayrılan süre daha etkili bir şekilde değerlendirilip, kullanılmayacak olan kaynaklar için vakit kaybetmenin önüne geçilebilir.
6. Kendi alanınızla ilgili YL yapanlara/Tez yazanlara ne gibi öneriler verirsiniz?
Din psikolojisi alanı Türkiye’de nispeten yeni bir alan olarak kabul edilebilir. Bu yüzden de alana dair henüz çalışılmamış veya az çalışılmış birçok konu var. Aynı zamanda alanın sosyal bilimler alanında multidisipliner çalışma yapmaya imkân sağlayan geniş bir konu yelpazesi var. Bu yüzden bu alanda çalışmak isteyen arkadaşların din ve insan ilişkisine dair özellikle de güncel meseleleri içeren güzel araştırma soruları bulabileceğini düşünüyorum. Fakat alana dair temel kaynakların ve güncel çalışmaların birçoğu İngilizce. Bu yüzden burada ilerlemek isteyen arkadaşlarımızın -akademinin her alanında olduğu gibi- İngilizcelerini geliştirmelerini ve böylece ana kaynaklardan beslenmelerini tavsiye ederim. Yüksek lisans ders dönemi özellikle alanla ilgili okumalar yapılarak akademik İngilizce gelişimi için de bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Böylece din psikolojisi ile alakalı uluslararası-hakemli dergiler, kuruluşların çalışmaları ve alanın güncel meseleleri takip edilerek faydalı çalışmalar ortaya konulabilir.